ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

KURŞUNLU

ÇANKIRI İLİ KURŞUNLU İLÇESİ
KURŞUNLU İLÇE TANITIM
kurşunlu
çankırı kurşunlu
kurşunlu çankırı
 kurşunlu resimler
kurşunlu fotoğraflar
kurşunlu manzaralar
kurşunlu görüntüler
kurşunlu video
kurşunlu spor
kurşunlu haber
kurşunlu harita
kurşunlu ulaşım
kurşunlu iklim
kurşunlu turizm
kurşunlu otel
kurşunlu yurt
kurşunlu pansiyon
kurşunlu konaklama
kurşunlu konut
kurşunlu emlak
kurşunlu daire
kurşunlu arsa
kurşunlu toki
kurşunlu lojman
kurşunlu satılık
kurşunlu kiralık
kurşunlu sağlık
kurşunlu hastahanesi
kurşunlu devlet hastahanesi
kurşunlu kaymakamlık
kurşunlu belediye
kurşunlu nüfus
kurşunlu emniyet
kurşunlu men
kurşunlu eğitim
kurşunlu okul
kurşunlu kurs
kurşunlu lisesi
kurşunlu ekonomi
kurşunlu sanayi
kurşunlu ticaret
kurşunlu tarım
kurşunlu hayvancılık
kurşunlu dernek
kurşunlu yemekleri
kurşunlu dağları
kurşunlu akarsuları
kurşunlu doğa
kurşunlu gezi
kurşunlu tatil
kurşunlu kültür
kurşunlu sanat
kurşunlu
Yüzölçümü 630 km2 olup, rakımı 1158 metredir. İlçemizin topoğrafik yapısı çoğunlukla dağlık ve engebeli bir durum arzeder. İlçenin etrafını çevreleyen üç tepe vardır. İlçe Merkezi bu tepeler arasında kalan düzlükte kurulmuştur. Güneyinde birbirini takip eden tepeler, Sarıkaya ve Dumanlı dağları yeralır. Doğu kısmı ise ovadır. Güneyde güneybatı-kuzeydoğu yönünde Devrez Çayı, Kuzeyde doğu-batı yönünden uzanan Ulusu Çayı vadileri ve
bu vadileri çevreleyen kuzeyde 1935 mt. Yükseltili Dumanlı Dağı yeralır. Arazi yayvan tatlı meyilli genelde çıplak, seyrek ormanlıkla kaplı yamaç ve sırtlardan meydana gelmiştir. Bölgenin kuzeydoğusu volkanik özellikte ve engebelidir. Sarp ve taşlık olduğundan tarıma elverişli değildir. Ortalama İlçe yüksekliği 1158 mt. Civarındadır. Belli başlı yükseltileri ise, 1763 mt. Derviş Tepe, 1682 mt. Tuğkaya, 1313 mt. Çırdaktır. Bulancak, Çardak ve Osman Göletleri mevcuttur. İlçe Merkezi neojene ait kil ve marnlarla, akarsu birikintilerinden (alüviyoller) oluşmuş bir saha üzerinde kurulmuştur. Güney yamaçları ise andezit ve tüflerden meydana gelmiştir.
 Kuzey Anadolu Fay (KAF) hattı üzerinde olan Kurşunlu’da deprem ihtimali fazladır. Genelde iç galetya masifi üzerinde yeralır. Hornblend, ojit, andezit, trankianzit bileşiminde lav, tüf ve konglomeralar hakim vaziyettedir.İlçe, arazi yapısına uygun olarak dağlık, kıraç alanlarda mera yönünden zengin, yer yer seyrek olsa da meşeliktir. Sarıalan civarı ormanlıktır.Yazın ısı (13-38) C, kışın (-15 ile +12) C, yıllık maksimum yağış 990 mm, kar kalınlığı 60 cm. ve karın yerde kalış süresi 71 gün, baharda batı rüzgarları, yazın kuzeybatı rüzgarları, kışın güney rüzgarları ve sonbaharda kuzey ve güneybatı rüzgarlarının hakim olduğu İlçemizde maksimum don derinliği 30 cm. olup, tipik karasal iklim hakimdir.
İlçemizin en önemli faaliyetlerini tarım ve hayvancılık oluşturmaktadır. Geçim kaynağı daha ziyade hayvancılığa dayanan İlçemizde son 15 yıldır mevcut yerli ırkların kültür ırkına dönüştürülebilmesi yönünde yapılan hayvan ıslahı çalışmaları olumlu ekonomik gelişmeyi sağlamıştır. Tarımda mekanizasyon birim alandan alınan verimi olumlu yönde etkilemiş ve her geçen gün verimi arttırıcı çalışmalar geliştirilerek sürdürülmektedir. Bitkisel Üretimi Geliştirme Projesi kapsamında; 5 da alanda sert çekirdekli meyve üretimi projesi
, 0,5 da alanda sebze üretimi geliştirme projesi, 2 da alanda kuru fasulye üretimini geliştirme projeleri uygulanmış ve başarılı olunmuştur.İlçemizde seracılık faaliyeti çalışmaları sürdürülmektedir. Bu kapsamda sırık domates, sırık tip hıyar ve sivribiber fideleri getirtilerek üreticiler teşvik edilmektedir. İlçemizde toplam 24 adet yüksek tünel (sera) bulunmaktadır.Doğrudan Gelir Desteği ve Çiftçi Kayıt Sistemi Projesi kapsamında çalışmalar sürdürülmektedir.İlçemiz Merkez ve Köylerinde yem bitkileri eken çiftçilerin başvuruları alınıp projeleri hazırlanmıştır. Arazi çalışmaları devam etmektedir.İlçemiz sınırları içerisinde mevcut tarım alanı 10.327 ha, Çayır-Mera alanı 32.838 ha, Orman alanı 2.200 ha ve kullanılmayan alan 3.400 ha.dır.İlçe Merkezimiz ve Köylerimizde mevcut alet ve makine varlığı aşağıya çıkarılmıştır.
kursunlu1
Kursunlu' nun Köpürlü Köyünde fakir bir ailenin çok güzel biir kızı varmış. Bu kızın da sevdiği bir genç. iki genç evlenip çocuk sahibi olmayı düşlerlermiş. Ama günler aylar geçtikçe bu güzel kızın güzelliği köyün sınırlarını aşmış ve karsı köylerden birindeki ağanın kulağına ulaşmış. Ağa da hayli zamandır evlenmek istemiş. Kalkıp kızı görmeye gitmiş. Görür görmez de vurulmuş ve hemen babasından istemiş. Baba fakir,
kurşunlu-kale-etekleri-grnş2
çaresiz bir yandan hem kızım hem biz rahat ederiz diye vermek ister, diğer yandan kızının istemediğini bilir, için için üzülürmüş. Sonunda vermeye karar vermiş. Kızının istemiyorum diye bütün direnmeleri boşa çıkmış. Ertesi gün ağanın köyüne gitmek için yola çıkmışlar.
Kurşunlu, Demiryolu ve Karayolu Köprüsü (F.G.)
 Gelin at sırtında yanında seymenleri yola koyulmuş. Yolda hem ağlıyor, hem de "Allah’ım beni ya tas et, ya kus" diye yalvarıyomus. Tam Kurşunlu' nun İğdir Ovası mevkiine gelince oracıkta seymenleri ile birlikte tas oluvermiş. Bugün orada "Gelin Kayasi" adini verdikleri ve geline benzeyen bu kaya hala durmaktadır.
Kurşunlu, Çarşı içine Pazar Camii Minare'sinden bakış (F.G.)
Kurşunlu, Kale den bakış (F.G.)
Şöyle ki; Ahiliğin, bilinen altı şartı vardır. Bu altı şart, "açık" ve "kapalı" olmak üzere iki­ye ayrılır. Açık olması gereken "alın, kalp ve kapı" dır. Ki, alın açıklığından, başkalarının yanında yüz karası bulunmamak, kalp açıklığından her insana sevgi beslemek, kapı açıklığından da kendi­sine yardım istemeye gelen ve muhtaç olan herkese kapısını açık tutmak kasdedilir. Kapalı olması gerekenler ise "el, dil ve bel "dır. El'in kapalı olmasından kasıt, hiç kimsenin hak ve hukukuna tecavüz etmemek, dil'in kapalı olmasından kasıt, hiç bir kul hakkında kötü söz söylememek, dedikodu yapmamak, bel'in kapalı olmasından kasıt ise, hiçbir ferdin namusuna tecavüz etmemektir. Dil konusunda ayrıca, "sır saklamanın da şart olduğu" kasdedilmektedir.
Ahilik-yaran müesseselerinin aralarındaki en açık ve sağlam birlik, şüphesiz ki "dil" kapalılığı şartıdır. Bunun yanında el ve bel kapalılığı ile açık olması gereken alın, kalp ve kapıaçıklığı şartları da birbirleri ile olan sıkı bağını ortaya kaymaktadır. Ki, Yaran teşkilatı­nı anlattığımızda bu durum daha iyi anlaşılacaktır. Burada hemen şu netice açığa çıkıyor ki, Ahilik teşkilatı içinde, "feta"lar yani genç ahi­lerin yetiştirilmesinde esnaf teşkilatları gündüz vazifesini yerine getirirken sohbet teşkilatı yaran ile de mensuplarının gece hayatlarına olan hakimiyetini koruyordu. Yani yaran da esnaf teşkilatları gibi ahilik müessesesi içinde ele alınabilir. Çankırı sohbet alemleri, yalnız Türkiye içinde değil, bütün dünya için oldukça ilginç bir sosyal müessesedir.
Kurşunlu, Söğüt Seramik Fab. İnşaatı 2 ( F.G.)
Bu sohbetlerde ahlaka aykırı hiçbir unsur bulunmamaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz üzere Ahilik, erlik esaslarına dayanan bir müessese idi. Bunun için her ahinin sofrası, eli ve kapısı açık, gözü, dili ve beli kapalı olması kesin şart idi. Ki bu esaslardan ilham alarak teşekkül ettirildiğine inandığımız Çankırı Yaran Sohbet­lerine katılan yaranın da bu şartları taşıdığını biliyoruz. Çankırı Yaran Sohbetleri geçmiş dönemlerde bir terbiye ve edip ocağı olarak vazife gör­mekte idi. Anne ve babalar erkek çocuklarını terbiye edilmelerini edep ve erkan öğrenmelerini sağlamak için yaran sohbetlerine gönderirlerdi.
Kurşunlu Çarşı İçi (F.G.)















"-Başağa ... ağanın yolunu açacağım.. Her ne emrederseniz yapacağım" der. Başağa da Küçük Başağaya "... ağanın yolunu açalım, filan gün bütün yaranı hamama götürsün, tıraş ettirsin, hamam­da yağlı yedirsin, çalgı getirsin, akşam da evine götürsün.. Yarana takım yemeği yedirsin, gece yemeği de versin..." diyerek çok ağır bir ceza hükmü verir. Yapmazsa şayet, sohbetten ihraç memleketten ihraçtan daha ağır bir cezadır. Çünkü "sen iyi bir adam olsaydın, sohbetten kovulmazdın" şeklinde insanın değerlendirmesi yapılır... Hatta, bu yüzden memleketi kendi isteğiyle terk edip gitmek zorunda kalanların bile olduğu anlatılır. Öyle ki bu tür cezaların getirdiği sosyal bir nizam ahengi vardır ve her yaranın en ufak bir kötülük yapmaktan daima kaçınır. Şayet elinde olmayarak yapmış olsa dahi, sohbete intikal etmemesine azami dikkat gösterirler.


Başağaların erkanı, çok zaman yaran üzerindeki hak riyasetini hakkıyla yerine getirememesinden, yaranın herhangi bir ferdinin şerefine lakayt kalmasından, yani yaranın ilk gelişinde ayağa kalkmamak, "merhaba" dememek, umum kahvelerini yaranın tamamı almadan içmek, yarana karşı dürüst hareket etmemek, misafirlere kayıtsız kalmak gibi hallerinden kaynaklanır. Eğer Başağalar dan biri­si yolsuzluk yapar ise, hakkında aynı şekilde dava açılır. Aynı akıbetler Başağalar için de geçerli olur. Mahkemede tarafsız hareket etmezlerse, yahut müşterek suç sahibi bulunursa, her ikisine de dava açılır. Bu davayı aralarında reissiz hallederler. Eğer yaran hükmüne başağalar itiraz ederlerse, o sırada memlekette kaç tane yaran varsa, bunların en yaşlı Büyük Başağalarına, mahkum başağalar yaranın haksızlığından dava ederler. Böyle davalarda başağaların ikisinin de mahkum olması şarttır. Yalnız, Küçük Başağa ise Büyük Başağa; Büyük Başağa ise, Küçük Başağa dışarıya duyurmaksızın davayı halleder.